Otokrasinin yargısından nasıl kurtulunur?

Otokrasi ya da tek adam rejimlerinden demokratik yöntemlerle, seçimler aracılığıyla çıkış mümkün müdür ve bu nasıl gerçekleşebilir? Göreli serbest seçimlerin yürürlükte olduğu otokrasilerde bu soru, Türkiye’de olduğu gibi, siyasal-toplumsal tasarımın merkezinde yer alıyor. Böyle bir iktidar değişimi eğer gerçekleşirse, ne yapılabilir sorusu bunu tamamlıyor. Yeni yönetimin karşılaşacağı birçok büyük sorun arasında, devralınan kamu bürokrasisinin durumu da yer alıyor. Liyakatı dikkate almadan, siyasal-ideolojik aidiyeti ve iktidardaki güce tabiyeti ön planda tutarak oluşturulmuş, çoğu zaman yasadışı menfaat ilişkilerine bulaşmış büyük bir kadrolaşma nasıl temizlenebilir?

Böyle bir kamu bürokrasisinin nasıl temizleneceği konusunda bir imkân, Türkiye’de 2017 anayasa değişikliği ile ortaya çıktı. Yeni yasa seçilen yeni başkana bir dizi yüksek kamu yöneticisini doğrudan görevden alma ve yenilerini atama yetkisi veriyor. Ama bu yöntem kendilerine anayasal olarak göreli bir dokunulmazlık zırhı verilmiş olan yargı mensupları için geçerli değildir. Halbuki iktidarın yandaşı olma nitelikleriyle yargıç ve savcı olmuş, yargı hiyerarşisi içinde yükselmiş, yüksek yargı üyesi olmuş, bazıları rüşvet ve yolsuzluğa bulaşmış, yürürlükteki yasaları çiğneyen yargı kararları almış, yetki suiistimali yapmış bu kişilerin yargıdan ayıklanması demokratik dönüşüm için bir acil bir ihtiyaçtır. Çünkü demokratik toplumsal düzenin temeli olan güçler ayrılığı ilkesinin en önemli ayağı, yargının bağımsızlığı kadar, yargının hukuk devleti ilkelerinin uygulanmasının temel güvencesi olmasıdır.

Genel olarak kamu bürokrasisinde, özel olarak yargıda yapılması gereken bu liyakat ve dürüstlük değerlendirmesinin demokratik ilkelere uygun bir yöntemi var mıdır? Yargı bağımsızlığı bu durumda gene büyük bir yara alır mı? Erdoğanizm’in yaptığı gibi, olağanüstü hal ilan edip, temyiz hakkı uzun süre verilmeyen KHK’larla, gerekçesiz, keyfi bir temizlik mi yapılmalıdır? Tunus’ta parlamentoyu lağveden Cumhurbaşkanı Kays Said’in yaptığı gibi, cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yargıçlar sorgusuz sualsiz azledilmeli midir? Kısacası Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olmayan bir yöntem mümkün müdür?

Arnavutluk’ta yargıçların yeniden incelenmesi  

Arnavutluk’ta 2016 yılında parlamento anayasanın yedi maddesiyle, birçok yasada değişiklikler yapıldı, yargının örgütlenmesi ve işleyişi değiştirilip, Avrupa Birliği standartlarına uyumlu olmasını hedefledi. Yolsuzluk Arnavutluktaki hakim ve savcılar arasında çok yaygın bir pratikti. AB Komisyonu da Arnavutluk’un AB üyeliği yolunun açılması için olmazsa olmaz bir koşul olarak, ülkede yolsuzluklarla mücadelenin etkin kılınması için gerekli adımların ivedilikle atılmasını ve en başta bunun yargıda başlamasını talep ediyordu.

2016’da iktidar partisi anayasa ve yasalarda değişiklik önerisini sunarken, muhalefet buna özünde itiraz etmedi. Değişikliklerin en önemlisi, bağımsız bir komisyonun, bir defaya mahsus olmak üzere, ülkedeki bütün yargıç ve savcılarla (takriben 800 kişi), onların yardımcıları ve yakınlarının malvarlıklarının kaynağını incelemesi, hukukçu olarak liyakatleri ve dürüstlüklerini değerlendirmesiydi.

Anayasadaki değişiklik önerilerini Avrupa Konseyi’nin danışma organı Venedik Komisyonu incelemiş ve Mart 2016’da açıkladığı mütalaasında, bir defaya mahsus olmak üzere, 2016’dan önce göreve başlamış bütün hakim ve savcıları malvarlıklarının kaynağı, liyakatleri ve dürüstlüklerinin incelenmesini ve yeni denetim kurumları oluşturulmasını öngören yasa taslağını onaylamış ve süreci güçlendirici öneriler dile getirmişti.

Yeni yargıç ve savcı adaylarını değerlendirip, tayinlerini meclisin onayına sunacak bir komisyon kurulacaktı. Bu ön seçim komisyonu uluslararası tanınmışlığı olan hukukçulardan oluşacaktı. Muhalefet bu komisyonda sadece yabancıların olmamasını, siyasal parti temsilcilerinin de yer almasını istiyordu. Ama AB’nin üyelik kapısını kapatma tehdidini açıkça dile getirmesinden sonra, 21 Temmuz 2016’da Arnavutluk parlamentosunda bütün bu değişiklikler oybirliğiyle kabul edildi.

“Yolsuzluk ve örgütlü suçla mücadele özel kurumu” (SPAK) ve Yüksek Yargı Konseyi ve bir dizi benzer kurum kuruldu. Hukukçulardan oluşan inceleme komisyonlarının kararları bağımsız bir üst mercide temyiz edilebilecekti. Böylece Arnavutluk’ta günlük dile İngilizce adıyla (vetting) giren inceleme süreci 2018’de çalışmaya başladı.

2022 başına kadar toplam takriben 800 yargı mensubundan 500’den biraz fazlası komisyon tarafından incelendi. İnceleme başlatılanların yüzde 60’ı ya azledildi ya istifa etti. Yasada istifa imkânı esnekleştirildi ve inceleme başladıktan sonra da istifa edilmesine göz yumuldu. Azledilen veya istifa edenlerin malvarlıklarına dokunulmuyor ama on beş yıl boyunca kamu görevi yapmaları yasaklanıyordu.

Yasayla beraber yargıçların maaşı ortalama 550 eurodan önce 1500-1700 euroya, daha sonra 2200-2800 euroya, yani ülkedeki ortalama ücretin beş ila yedi katına çıkartıldı. İki eski bakan ve astığı astık eski başsavcı rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklandılar. Eski bir içişleri bakanının uluslararası uyuşturucu ticaretiyle ilişkisi ortaya çıkartıldı ve tutuklandı.

Ama inceleme doğal olarak yavaş gidiyordu. Azledilen veya istifa edenlerin yerine yenilerinin atanması zaman alıyordu. Anayasa Mahkemesi’nin dokuz yargıcından yalnız biri görevde kalınca, AYM iki yıl çalışamadı. Aynı şey Yargıtay’da da ortaya çıktı. AYM’de karar yeter sayısına ancak 2021’de beş yargıç atandıktan sonra ulaşıldı.

AYM üyeliğinden azledilen bir kadın yargıç, bu kararı AİHM’e taşımıştı. AİHM 2021’de, “bir AYM yargıcının azledilmesine yol açan değerlendirme usulü adildir ve azil ölçülü bir karardır” sonucuna vardı (ECHR 051 (2021)). Xhoxhaj (Cocay okunuyor), kocasıyla sahip olduğu evi daha önce yıllık malvarlığı bildirimlerinde gizlediği, evi almak için gereken paranın ve banka hesaplarındaki miktarların kaynağını gösteremediği için azledilmişti.

AİHM, toplumun yargıya olan güveninin bizzat yargı mensuplarınca zedelendiği ve bunun yaygın bir hal aldığı bir durumda, malvarlığı, liyakat ve dürüstlük kıstaslarına dayalı olarak yapılan incelemelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni aykırı bulmadı. AB Komisyonu, esas olarak yargıdaki bu büyük reform ve temizlik politikasını dikkate alarak, 25 Mart 2020’de Arnavutluk’la üyelik müzakerelerini başlattı.

Yargıda temizlik yeterli mi?

Arnavutluk’ta yürütülen yargıda temizlik hareketi, Edi Rama hükümetinin otoriter niteliğini zayıflatmadı, tersine ilk elde güçlendirdi. Hükümete yönelik yolsuzluk iddiaları 2016’dan sonra ayyuka çıktı. Çünkü AYM ve Yargıtay, üye eksiği nedeniyle, uzun bir dönem çalışamamış, mecliste çoğunluğa sahip olan hükümet denetimsiz kalmıştı. Yargı mensuplarının yeniden değerlendirilmesini ve azlini de içeren kapsamlı bir yargı reformunun yolsuzlukların engellenmesi ve hukuk devletinin tesisi için gerekli koşul olmakla beraber, yeterli koşul olmadığı ortaya çıktı. Bağımsız bir medyanın yokluğuyla parlamentonun denetim gücünün olmayışı birleşince, iş iktidarın iyi niyetine kalmıştı ve Edi Rama yönetiminin niyeti başkaydı.

İktidarın baskısı altında, bağımsız kurumları çalışmayan yargı organı, bu zayıflamış haliyle otoriter iktidarın güçlenmesine zemin hazırladı. Yakın tarihe kadar keyfi kararları ve kamu kaynaklarının suiistimalini engelleyebilecek bir işlevi olmadı. Diğer taraftan, yeni yargıçların göreve başlamasıyla, yargının bağımsızlığı da güçleniyor ve her şeye rağmen yargıdaki temizlik devam ediyor. Poliste de incelemeler başlar başlamaz yüzlerce polis istifa etti ve birçoğu ülkeyi terk etti. Arnavutluk’un çok büyük bir uluslararası uyuşturucu ticaretinin dağıtım merkezi olduğu iddia ediliyor. Hastanelerde de yolsuzluk incelemeleri az da olsa yürütülüyor.

Bu temizlik operasyonunun Arnavutluk halkında ilk başta yarattığı heyecan ve iyimserlik altı yılın sonunda kısmen kaybolmuş durumda. İktidar partisine denetimsiz güç kullanma imkanı vermiş olsa da, reform gelecek açısından ümit verici olmaya devam ediyor. Daha önemlisi, seçimler aracılığıyla otokratik rejimden çıkış imkânı ortaya çıkan ülkelerde asgari bir demokratik rejime geçiş için izlenmesi gereken yöntemlerden biri için başarılı ve başarısız yanlarıyla önemli bir deneyim sunuyor.

Panthéon Sorbonne ve Galatasaray Üniversitelerinden emekli öğretim üyesi.

İlgili Makaleler


Son makaleler