Kitap İncelemesi: Hamit Bozarslan “Ukrayna: Çifte Körelme”

Nasıl olur da Putin emperyalizminin karşısında Avrupa pasif davrandı ve Kırım’ın, Dombass’ın işgal ve ilhaklarına izin verilmiş oldu? Nasıl oldu da Rus iktidarının içeride ve dış ilişkilerde kullandığı dildeki yayılmacı, Batı karşıtı, ırkçı, Nazizm’e has bileşenleri karşısında Putin’in niyetleri anlaşılmadı ya da görmemezlikten gelindi?

Hamit Bozarslan inanılmaz üretken bir sosyal bilimci. Son derece kapsamlı bir kitap olan “Canavarların zamanı”* (Le Temps des monstres) yayınlanalı henüz bir yıl geçmemişken yeni opus’u,  Ukraine, le double aveuglement (Ukrayna Çifte Körlenme) kitabı Bilimsel Araştırma Millî Merkezi (CNRS) yayınlarından bu ay çıktı. Kitap Ukrayna’ya saldırının ışığında Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin Rusya’sının tahliline odaklı. Başlıkta sorduğu sorunun açılımı ise şöyle okunabilir: nasıl olur da Putin emperyalizminin karşısında Avrupa pasif davrandı ve Kırım’ın ve Donbass’ın işgal ve ilhaklarına izin verilmiş oldu? Nasıl oldu da Rus iktidarının içeride ve dış ilişkilerde kullandığı dildeki yayılmacı, Batı karşıtı, ırkçı, Nazizm’e has bileşenleri karşısında Putin’in niyetleri anlaşılmadı ya da görmemezlikten gelindi? Bozarslan’ın körelme (aveuglement) dediği bu. Yakından, hatta günü gününe takip ettiği siyasî aktüaliteyi kitabında Kant’ın uyguladığı “felsefeci gazeteci” metoduyla ve kronolojik bir düzende aktardığını bildiriyor.

Yazar, yakın zamandaki Putin’in yayılmacı ihtirasının -ki ona hubris diyor- kronolojisini yapıyor. Bozarslan diğer eserlerinde de bu kavramı sıkça kullanıyor. Hubris iktidar hırsıyla kendine duyulan aşırı güven neticesinde gerçeklerle ilişkinin kaybolma durumunu anlatır… ki bulunduğumuz bu tarihsel süreçte teslim etmek gerek ki dünyamızda hubris’in pençesinde olan birden fazla devlet başkanı bulunuyor.

Bozarslan 2000’li yıllardan beri ve özellikle 2010’da Rusya’nin askerî bütçesinin Fransa, Ingiltere ya da Almanya gibi orta güçteki ülkelerin bütçesiyle eşitlenmiş olduğuna (yani takriben 50 milyar dolar) dikkat çekiyor. Yazar’a göre Putin 2008 Gürcistan savaşının ertesinde artık Rusya yakınındaki hiç bir ülkenin onun yayılmacı politikasına karşı koyamayacağı inancına vardı. İşte Putin için esas dönüm noktası da burada. Bozarslan’a göre, 2013’de Baṣar Esad’in  Suriye’de “kırmızı çizgiyi” aşmış olmasına, yani kimyasal silahlar kullanmış olmasına rağmen Batı’nın tehdit olarak kullandığı tepkiyi göstermemiş olması Tsar’ın güç ihtirasını kuvvetlendirdi. Putin’in gözünde Batı “efemine” olmuştur artık, erkeklik işaretlerini (virilité) kaybetmiştir. Bu gelişme 2014’de Kırım’ın ve Donbass’ın bir kısmının ilhakını mümkün kılmıştır. 2021’de ABD kuvvetlerinin Afganistan’ı terk etmesi Putin’i Batı’nın artık hiçbir cesareti kalmadığına, kendi etki alanlarını bile koruyamadıklarına ikna etmiştir. 2022’de ise artık ABD’nin başında Donald Trump yoktur ve Putin için Batı nefretini silahlarla ifade etme zamanı gelmiştir. Bu zamandan söz etmek için Bozarslan Putin’in taptığı “doğru zaman” tanrısı Caïros’dan bahsediyor. Kırım’ı ilhak etmekten daha çarpıcı ve kalıcı bir hamle “zamanı” gelmiştir Putin için. Ancak bir savaş gibi değil de 24 saatte hallolabilecek bir “özel askerî hareket” olarak planladığı Ukrayna’nın istilası umduğu gibi yürümeyecektir. Zira bilindiği gibi çatışmadan önce “silahını kuşanmış bir halk” yoktur, o halk çatışma içinde ve çatışma sayesinde inşa olacaktır. Nitekim öyle de oldu. Volodymir Zelenski Kiev’i terk etmeyi red eder etmez 20 bin kişilik kadınlı erkekli bir gönüllüler ordusu oluştu ve Ukrayna’nın mevcut 20 bin nüfusluk resmî ordusuna eklemlendi.

Batı karşıtlığının yansıra Bozarslan Putin’i niteleyen bir başka önemli özelliğin altını da çiziyor: düşüncesini fevkalade basite indirgemiş olmasına, kullandığı “Rus dünyası”, “medeniyet”, “dikeylik”, “kuvvetli devlet” gibi söz ve kavramlara tek ve evrilmeyen, statik birer anlam vermesine. Bu özellikten yola çıkarak ve son yıllardaki Batı’nın körelmesini hatırlatarak, anti demokratik rejimlerin aksine demokratik ülkelerde düşüncenin tüm giriftliği ve karmaşıklığı ile varlık gösterebilmesine çalışılması gerektiğini ileri sürüyor.

“Çifte körelme” kitabının savlarını Putin 22 Şubat 2023’de, yani Ukrayna’yı işgale kalkışmasından bir yıl sonra, tüm dünyaya seslendiği konuşmasında doğrulamış oldu. O konuşmada kendi karikatürünü yaparcasına Batı’ya, demokrasiye karşı duyduğu nefreti nitelemek için kullandığı, gerçekle ilgisi kalmamış olan retoriğinin tüm elemanlarını kullandı, homofobisini, ırkçılığını sergiledi, son derece basite indirgenmiş dünya ve tarih görüşünü tekrarladı, Mein Kampf’ı aratmadı. Her ne kadar bu bir sürpriz olmadıysa da bu kez dünya Putin dehşetiyle kaçınılmaz bir şekilde yeniden tanıştı. Bozarslan’a göre putinsel anti demokrasi karşısında Batı ülkelerinin önümüzdeki yıllarda silahlanmaktan başka çaresi olmayacaktır. Ancak güçleri bu silahlardan çok toplum modellerinin çekiciliğine, arzulanabilirliǧine, hem gerginlikleri, ve karşıtlıkları hem de ahengi barındırabilmelerine bağlı olacaktır.

Günümüzün tehditleri arasında düşüncenin giriftliğinin muhafazasına işaret ettiği için de bu kitap okunması elzem olanlar arasında yer almalıdır.

*Canavarların Zamanı, Mayıs 2022’de Haldun Bayrı çevirisiyle İletişim Yayınları’ndan çıktı

Tarihçi, jeopolitikçi, yazar. Paris8 Üniversitesi, jeopolitik enstitüsünde profesör, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’nün 2008-2012 arası direktörü. Son araştırma makalesi “La Libye, tête de pont de la Turquie en Afrique” (Libya, Türkiye’nin Afrika’ya doğru köprü başı) Politique internationale, no.174(2022)

İlgili Makaleler


Son makaleler