Batı Avrupa’daki Türkler neden ezici bir çoğunlukla Erdoğan’ı destekliyor?

Kanada radyosu tarihçi ve siyaset bilimci Samim Akgönül’e, diaspora oylarının Türkiye’de neden tartışma konusu olduǧunu sordu .

Türk diasporasının oyları ne kadar önemli?
Samim Akgönül: Öncelikle 2012 yılına kadar bu diaspora oy kullanamıyordu. Oy kullanmanın tek yolu sınırlara gitmekti. Aslında 1990’lar ve hatta 2000’ler boyunca siyasi partiler ve hareketler Türk vatandaşlarını oy kullanabilmeleri için Türkiye sınırlarına geri götürmek üzere otobüsler kaldırdı. O dönemde Türkiye’de iktidarda olan az çok laik, az çok Avrupalı rejim, bu diasporanın tanımı gereği fazla Müslüman, fazla İslamcı ve fazla Kürt yanlısı olduğunu düşünüyordu. Dolayısıyla onlara oy hakkı vermek Türkiye’de uygulanan ilkeye aykırıydı. Ancak 2000’li yıllardan itibaren siyasal İslam’ın iktidara gelmesiyle birlikte başka ülkelerde yaşayan Türklere oy hakkı verilmesi yeniden gündeme geldi. Ve ancak 2012 yılında diasporadaki Türk vatandaşlarına yurt dışında oy kullanma hakkı tanındı.

İlk tur sonuçları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinin Fransa’da %64, Almanya’da %65 ve Belçika’da neredeyse %75 destek aldığını gösteriyor.
Ülkeye bağlı olarak büyük farklılıklar var:

Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda ve Avusturya gibi geleneksel olarak göçmen nüfusa sahip ülkelerde, İslami-muhafazakar milliyetçi oyların önemli temsilinin yanı sıra Kürt yanlısı oyların da önemli ṣekilde temsili söz konusudur. Başka göç mantıklarının olduğu ülkelerde, örneğin Büyük Britanya ya da İsviçre’yi düşünüyorum, Kürt yanlısı oyların aşırı temsili söz konusu. Oradaki Kürt yanlısı partiler oyların %50’sine kadar ulaşıyor. Kanada, İngiltere ya da Avustralya gibi orta sınıf, entelektüel orta sınıf ya da elit göçün olduğu ülkelerde ise CHP (laik muhalefet) oyları aşırı temsil ediliyor.

Yani siyasi bağlılıklar kısmen bu seçmenlerin nereden geldiğiyle mi bağlantılı?
Samim Akgönül: Bunu bir devlet içinde bile görebiliyoruz. Şu anda bulunduğunuz Strasburg’da klasik olarak Orta Anadolu’dan göç var. Dolayısıyla İslami-muhafazakar ve milliyetçi oyların aşırı temsili söz konusu. Ancak elit kesimin ve aynı zamanda Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Marsilya’da Kürt oyları ve Kemalist oylar ortalamanın üstünde temsil ediliyorlar. Tek bir eyalet içinde bile büyük farklılıklar olabileceğini görebilirsiniz.

Bazıları on yıllardır Avrupa’da yaşayan ya da orada doğmuş olan bu seçmenlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan bağlılığını nasıl açıklıyorsunuz?
Samim Akgönül: Bu ülkelerde birkaç faktör var. Birincisi dini. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu seçmenleri kendisinin siyasal İslam’ın tek temsilcisi olduğuna ve diğer partilere oy vermenin ise İslam’a aykırı bir davranış olacağına ikna etmeyi başardı. Azınlıklar dini kimliklerine çok bağlıdır, bu nedenle Batı Avrupa’daki Türk azınlıkların Erdoğan oylarında aşırı temsil edildiğini görmek şaşırtıcı değil. İkinci olarak, azınlıkların güven tazelemeye ve çoğunluktan intikam almaya ihtiyacı var. Erdoğan’ın uzlaşmaz ve saldırgan söylemi, bu ülkelerde kendilerini hayal kırıklığına ve ayrımcılığa uğramış, yeterince temsil edilmemiş hisseden azınlıklara hitap ediyor. Onlar Recep Tayyip Erdoğan’ın Batı karşıtı ve milliyetçi görüşleriyle özdeşleşiyorlar.

Diaspora da iç siyasi meselelerden uzak değil mi?
Türkiye içindeki kimlik temelli bölünmeler, diğer oy verme motivasyonlarını bastıracak kadar güçlü. Üç büyük bölünme mevcut: Türkler ile Kürtler, Sünni çoğunluk ile Alevi azınlık (dini azınlık) ve İslamcılar ile sekülerler arasındaki bölünmeler. Bir yandan ekonomik kriz, diǧer yandan 50.000’den fazla insanın ölümüne ve üç milyondan fazla insanın evsiz kalmasına neden olan deprem, iktidarın erozyona uğraması, yolsuzluk ve kayırmacılık: tüm bunlar kimlik temelli bölünmelerin arkasına saklanarak halının altına süpürülüyor. Öyle ki bölücü bir söylem kullanılıyor ve bu söylem diasporaya hitap ediyor.

Oylamaya tepki gösteren bazı Belçikalı siyasetçiler Erdoğan’a ve onun temsil ettiği değerlere oy verip hala Avrupa’da yaşamanın nasıl mümkün olduğunu sorguladılar.
Samim Akgönül: Gerçekten de paradokslar var. Erdoğan’ın partisine oy verenlerin bir kısmı Fransa’da sosyalistlere oy veriyor çünkü azınlığın çıkarlarına sol partilerin hizmet ettiğine tanık oluyorlar. Kaygıları değerlerle ilgili değil, rasyonel kaygılar değil, kimlikle ilgili kaygılar. Bu kaygı, Belçika, Almanya ya da Fransa’daki yaşamlarıyla Türkiye’deki milliyetçi İslami-muhafazakâr bir partiyi desteklemeyi sorunsuz bir şekilde birleştirebildiklerini gösteriyor. Bu seçmenler bunda hiçbir uyumsuzluk görmüyor.

Elbette diaspora oylarının bir etkisi olabilir. Dahası, Türkiye’deki Batılı, seküler muhalefetin tepkisi, Almanya’da, Fransa’da, Kanada’da, her neyse, Batı dünyasının konforunda yaşayan insanların orada yaşamadıkları halde kaderimiz üzerinde söz sahibi olduklarını söylemektir. Biz acı çekerken onlar Erdoğan’a oy veriyor. Dolayısıyla Türkiye’de diasporanın oy kullanma hakkı konusunda bile bir tartışma sürüyor. Açıkçası bu anayasal bir hak.

Raphaël-Bouvier Auclair

Radio Canada‘nın Fransızca yayınına buradan ulaṣmak mümkün. Tercüme: Radargazete.com

Tarihçi ve Siyaset bilimci Prof. Dr. Samim Akgönül, Strasbourg Üniversitesi Türk Etütleri bölümü başkanıdır.

İlgili Makaleler


Son makaleler